Haci Bayazit                                                                           1 P28/13h – 378

Possingergasse 65, 17/16

1170 Wien  

>                                                                                             Wien, 28.10.2024

BEZIRKSGERICHT HERNALS

Kalvarienberggasse 31

1172 Wien

> 

PFLEGSCHAFTSSACHE:

Betroffene Person

Haci Bayazit, Geb. 20.03.1957

Possingergasse 65, 17/16, 1170 Wien

> 

Sahip olma oranı:

Raporu ve ücret notun uzman Dr. Elisabeth Lenzinger’e teslim oldu. Teslim tarihinden itibaren 14 gün içerisinde rapor ve ücret notu hakkında yorum yapma ve itiraz etme imkanınız bulunmaktadır.

Ayrıca sözlü duruşma talep etme seçeneğiniz de vardır.

Cevap vermemeniz durumunda mahkeme, raporda belirtilen konular için sözlü duruşma yapılmaksızın sizin için yasal bir hukukcu/yetişkin temsilci atamayı amaçlamaktadır.

Tarih, 24.10.2024 Postadan almış olduğum; am 18.Oktober 2024, 1 P 28/13h – 378  Bezirksgericht Hernals kararını itiraz süresi içerisinde kaldırılmasını talep ediyorum.

Elle tutulur gözle görülür küresel etki alanlı delil ve nedenler.

Tanı(lar):

ıklanamayan kökenli parafrenik sendrom (ICD-9: 297.2)

14.12.2000 Ass. Prof. Dr. A. Friedmann, OA der Klinik.

> 

İran İslam Cumhurbaşkanı Seyyid İbrahim Reisi:

şman bölgemizin coğrafyasını yeniden çizmeye karar verdi, ancak İslam Cumhuriyeti onların bu projesini durdurdu, teröre karşı bu savaşın komutan ve kahramanı işid örgütünü yok eden Korgeneral Hacı Kasım Süleymani‘den başkası değildi. Allah(c.c)ın Rahmeti onunla olsun. Yunus Günaydın @yuzarsif023, 22.09.2022..,

 

Allah‘ın alemde yarattığı olayın bütünü zahirin diğer yarısı batini boyutu;

insanları islamdan sapıtan şeytanın 20 civarında yardımcı hizbinin küresel ağı peygamberi iblis olan F.Gülenin; Vatikan, Pentekon ve TelAviv onayına bağlı mesihlih bağlantısı kesilip, yeni bir din projesi tarihe gömülünce;

 

Çöküşün ikinci ayağı,

Erdoğan‘ın sünni maskeli süfyani siyasal hilafet projesinin siyasi ayağı; Büyük Ortadoğu Projesi de Hüseyni direniş cephesi bileşenleri ile Hacı Kasım Süleymani komutasında yok edildi;

batıl parelel dinin çöküşü iki aşama ile tamamlandı dünya maneviyat ve adalet yörüngesine girdi.

 

Hacı Kasım Süleymanı,

Irak'ın Biji şehrini sünnü maskeli süfyani IŞİD'den kurtardığında,

Kilisede‘ki Hristiyan bir kadın bunu oradaki duvara yazdı:

Ey Kutsal Meryem,

Huzur içinde yat, İsa bir daha çarmıha gerilmeyecek;

Çünkü,

Fatıma'nin çocukları geldi. @Ali_Haydar_313, 31.12.2022

 

Sözlü am, 10,10,2024 görüşmede Doktor hanıma sordum; 2 sene öncesine kadar Corana Virüs'den korunmak için bütün dünya insanı ile birlikte 30 cm maske içine hapsolmuştunuz; şimdi, 30 santim Corana Virüs maskesinin kaldırılmasını sağlayan

benim,

hakkım da pisikolejik Rapor hazırlamanız ayıp olmuyormu?

Doktor hanım maskenin nasıl kaldırıldığını sorunca… Dr. Elisabeth Lenzinger 1 P 28/13h-373 am, 10.10.2024 Uhr 9:30, E.Mail adresine gönderdiğim önünde duran yazılı bilgi;  

 

„Bu dava Türkiye merkezli Wien’de uzantısı olan, küresel soykırım davasın’dır.

Benim soyum Ehl-i Beyt evlatları 1400 yıl’dır mücadele ediyor. Bende, çocuklarım ve torunlarım ile birlikte küresel düzeyde sosyal ve iktisadi olarak 30’dır mücadele ediyorum, dünyada hertürlü kötülük karanlık olayların zeminini hazırlayan bu sünni maskeli süfyani hizbine karşı.

 

Türkiye merkezli Wien'de taraftarları olan" dünyayı karanlığa sürükleyen şeytanın yardımcılarının ifşa edilmemesi, halkın uyarılmaması sonucu CoVid 19 Wirüs, insanların müsübete hazırlanması sonucu oluştu.

ABD’de 5 milyon insan CoVid virüsü nedeni ile kronik solunum yolu hastası oldu. Dünya’da milyonlarca insan öldü.Yüzbinlerce Şirket iflas etti. Almanya’da 10 binlerce insan CoWid virüsü nedeneni ile malulen emekli oldu. 2 sene öncesine kadar dünya halkı 30 santim maske içine hapsolmuştu.  

Sonuç olarak torunum Ehl-i Beyt çocuğu’dur. Bakım ve yetişmesi bizim ailemiz dışında olamaz, acilen tarafımıza iade edilmeli.) okumasını söyledim.

Austurya ve dünya insanları ve çocukların güvenliği için Ceza Savcılığı Rapor hazırlamalı; eğer hazırlamaz ise Bin yılda bekleseniz bunun için olanak bulamazsınız.

İlave Belge. 1)Aşağıda bahsi geçen temyizde, Leoposlstadt Bölge Mahkemesi'nin 20.02.2024/15 Şubat 2024 tarihli 1 P S. 42/23 – 54, 4) sayılı kararına itiraz ediyorum. 2)Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği Wien am, 19.09.2022“ Okumasını söyledim.

Bu davanın Viyana'da görülmesi, Allah'ın insanlığa Rahmeti’dir.

OGH'nin bu kararından (Yargıtayın Süleymancıların içlerindeki şeytanı bir kap içindeki suya üfleyerek, suyu istenilen yerlere serpiştirmesi ile kuluçkulama yöntemini görmesinden sonra) 6 Ob 133/04h Oberster Gerichtshof, Wien 24. Juni 2004 kararından sonra

Hakim Hans Sperl ile görüştüm.

Hakim Hans Sperl Bana, biz oğlan şeytanın süleymancılar’dan geldiğini sanıyorduk; dedi,

ben, evet süleymancılar şeytanın sağ ayağı oğlan tarafı ama ırkcılığı temsil eden M.Cemil Şahin şeytanın fitne elidir ve vekaleti M.Cemil Şahin istismar edip haklarımı üzerine geçirmiş, dedim.

Hakim Hans Sperl Antragın üzerine

„Dava özünde yanlıştır." yanlıştır. yazdı

Rechtsanwalt Wolfgang Blaschitz Antrag değiştirsin dedi.

Rechtsanwalt Wolfgang Blaschitz gittim; bana Antragı benim değiştirmemi söyledi.

Vermiş olduğum Verfahrens hilfe antragım da onay vermedi.

Çünkü,

Eisenstadt Bölge Mahkemesi'nde 4 yıl 4 ay tutuklu kalmama neden olan davada masumiyetimin kanıtıydı. Ayrıca Osman benden aldığı vekaletnameyi kötüye kullanmış ve fırın ortaklığımdan alacağım 50.870,99 € + 7.259 €'yu kendisi için almıştı.

Allah(c.c) alemleri dua/din ahlak maneviyat ve doğruluk/adalet üzerine bina etmiştir. Hak asla kaybolmaz belki bir süre hakkın üzeri örtülebilir ama sahibini gölge gibi takip eder, bulur.

Başvuru

Tarih, 24 Ekim 2024, posta yoluyla aldım; 18 Ekim 2024 tarihli, 1 P 28/13h – 378, Hernals Bölge Mahkemesi kararının temyiz süresi içinde bozulmasını talep ediyorum.

Aşağıda bahsi geçen temyizde, Leoposlstadt Bölge Mahkemesi'nin (20 Şubat 2024/15 Şubat 2024) 1 P S. 42/23 – 54 sayılı kararına itiraz ediyorum; Ceza Savcılığı'na gönderilmesini talep ediyorum... ve torunum Bayazit'in en kısa sürede bize iade edilmesini talep ediyorum.

Haci Bayazit

5)İlave Belge, 1)Haci Bayazit, Saat  09:30 yazılı bilgilendirme, 2) Dr. Elisabeth Lenzinger tarih, 10.10.2024 3)Aşağıda bahsi geçen temyizde, Leoposlstadt Bölge Mahkemesi'nin 20.02.2024/15 Şubat 2024 tarihli 1 P s. 42/23 – 54 sayılı kararına itiraz ediyorum. 4)Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği Viyana 19.09.2022, 5) ANAYASA MAHKEMESİ Viyana 17.01.2024

> 

Büyük Baba                                                                  GZ: 48 R 100/24x

Haci BAYAZIT                                                               

Possingergasse 65, 17 / 16

1160 Wien                                                                     Wien, 11.06.2025

> 

REPUBLIK ÖSTERREICH

Landesgericht für Zivilrechtssachen Wien,

Abteillung 48

Mag. Ulf Marschner, Vorsitzender                                                                      

> 

PFLEGSCHAFTSSACHE:

Minderjährige Person

Yarber Bayazit, Geb. 03.07.2020

> 

Konu: Landesgericht für Zivilrechtssachen Wien’in Hernals Bölge Mahkemesi'nden talep ettiği; Dava Usulü Kanunu'nun 6a maddesi uyarınca 19 Mayıs 2025 tarihli kararını Landesgericht für Zivilrechtssachen Wien’e teslim ediyorum. İtiraz kabul edilmiştir.

> 

Haci BAYAZIT

> 

İlave karar foto kopie, Landesgericht für Zivilrechtssachen Wien,

Wien, 16. April 2024,Bezirksgericht Hernals, Abteilung 1

Wien, 19. Mai 2025

5.İklim Değişimi ile Mücadele.1

BismillahirRahmanirRahim.
Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü sanma! Bilakis, onlar Rableri katında diridirler ve rızıklandırılmaktadırlar.” (Al-i İmran, 169)

Bu alemde bütün olaylar Hak’kın onurlanıp Batılın  cezalanması için islam üzerinden iki kuraldan birine uygun gelişir; batıl günahı ve zülmünün ağırlığı ile her iki alemde çöker kaybeder; Hak arınmışlığı yüceliği ile her iki alemde kazanan olur… alemleri dua/din ahlak maneviyat ve doğruluk/adalet üzere Yaratan Allah(c.c)ın İlahi adaletidir.  

Siyonist terör rejimi ve hamisi ABD insanları islam’dan sapıtan şeytanın 20 civarındaki yardımcısı sünnü maskeli süfyanin kıblesi ve maşası’dır. . Süfyanin ileri birliği F.Gülen hizbi ile süleymancılar AB’den ABD’ye istihbarat örgütleri üzerinden kuluçkulama yöntemi ile gelişip onları siyasi ve maddi beklentileri ile islam/iran/Süriye/Filistin/Yemen üzerine sürüklüyorlar; doğası gereği onlar Hak’kın üzerini örten inkar eden şeytanın yardımcıları…

islamın ana sutunu Hüseyni direniş cephesinin zayıflamasından yalnızca süfyani siyasi ve sosyal beklenti ummaktadır; emperyalizme meyilli devletlere de zaviyet ve korku ile burdan yaklaşıp sürüklüyorlar. Çare, gece gündüz uykulu uyanık her an bütün duyu yolları ile en azından imanın en zayıfı ile Buğz edip yılandan çiyandan sakılır gibi sakınmak korunmak… süfyanin asla kazanması olmaz; ancak süfyaniye yakın olunduğu oranda zaiyat olur.

İşgalci Siyonist İsrail tarafından „ebedi alemin geçiş yurdu bu dünyanın en bereketli coğrafyasını da cihat üzere doğup şehadet ile mukafatlanan“ zamanın yıldızları komutanlar ile halkın şehadetini, İmam Zaman’a (acil zuhur dileğiyle), Yüce Rehberliğe, sabırlı ve metin ailesine ve silah arkadaşlarına tebrik ve taziyelerimi bildiririm.

Ayrıca, doğduğu ev (Kabe)de Peygamberi omuzu üzerinden uzanıp evin (Kabenin) içinde ki putları kıran İmam Ali(a.s) evladı, AğaCan Rehber Ayetullah Seyyid Ali Hamenei‘nin iradesi cesareti ile süfyanin Kıblesi ve maşası ABD ile siyonist İsraili siyasi ve sosyal çökerterek „bütün alemin islamın izzet ve onuruna şahit olduğu“ için canı gönülden bütün benliğim ile kutluyor Allah(c.c)dan rahmet merhamet ile sabır diliyorum. Haci Bayazit 28.06.2025

Mektubunuz başarıyla alındı
Mektup kayıt numarası 66079964974

5.İklim Değişimi ile Mücadele.2

İran’da Taklit Mercilerinden İmam Hamanei İçin Fetva

İran'daki büyük Şii taklit mercilerinden Ayetullah Nuri Hemedani, İslam İnkılabı Lideri İmam Hamanei'yi tehdit edenler için fetva çıkardı.

Ayetullah Nuri Hemedani'nin yayımlandığı fetva şöyle:

''Yüksek Dini Merci’ye ve İmam Hamanei’ye hakaret İslam dininin temel değerlerine hakaret demektir.

Şu anda Yüce Devrim Lideri, İslam ümmetine tam bir güç ve cesaretle önderlik etmektedir. Tüm düşmanların İslam’a, Kur'an-ı Kerim’e ve Ehli Beyt'e (a.s) karşı birleştiği bir ortamda, İmam Hamanei’i desteklemek farzdır. O'nu zayıf duruma düşürmek ise haramdır.

İslam Lideri’ni ve Yüksek Dini Merci’yi tehdit eden veya saldırmaya çalışan herhangi bir şahıs veya rejimin hükmü muharibdir. Bu suça yardım edenler de aynı cezaya çarptırılacaktır.''

Ayetullah Mekarim Şirazi'den Fetva

İran'daki büyük Şii taklit mercilerinden Ayetullah Mekarim Şirazi de, İslam İnkılabı Lideri İmam Hamanei'yi tehdit edenler için fetva verdi.

Ayetullah Mekarim Şirazi'nin fetvası şöyle:

''İslam ümmetine ve ülke egemenliğine zarar vermek amacıyla İslam Lideri’ni ve Yüksek Dini Merci’yi tehdit eden veya (Allah korusun) taarruzda bulunan her kişi veya rejimin hükmü muharibdir. Müslümanların veya İslam hükümetlerinin tehdit edenlerle işbirliği yapması ve güçlenmesine katkıda bulunması haramdır. Dünyadaki tüm Müslümanların bu düşmanları sözlerinden ve hatalarından pişman etmesi elzemdir. Eğer Müslümanlar bu süreçte herhangi bir zarara uğrarlarsa, İAllah onlara Allah(c.c) yolunda mücadele mükafatı verilir.'' ABD Başkanı Donald Trump, İslam İnkılabı Lideri İmam Hamanei'yi tehdit etmişti. RastHaber 29.06.2025

5.İklim Değişimi ile Mücadele.3

Hz. Hüseyin (A.S) Bizim İçin Çok Zahmet Çekti

Rasthaber -  İran ve Siyonist İsrail arasındaki 12 günlük savaşta ve halkın İran İslam Cumhuriyeti’ni savunmadaki eşsiz birliğiyle bir kez daha şu kanıtlanmıştır ki, kökleri Aşura kıyamına uzanan İslam İnkılabı ve sistemi, İran’ı dünyanın kan emici ve zorba güçlerinin boyunduruğundan korumuş ve aynı zamanda düşmana karşı direnişle birlikte savunma ve bilimsel teknolojiler alanında dikkat çekici ilerlemeler elde ederek onurlu ve izzetli bir İran inşa etmiştir ve Seyyidü’ş-Şüheda’nın (a.s) kıyamı bizi bu direniş ve ilerleme noktasına ulaştırmıştır.

Büyük İran milletinin ve İslam inkılabının Aşurayi kimliği 12 günlük savaşta bir kez daha ortaya çıktı. Amerika ve Siyonist rejimin hesabı şuydu: çok katmanlı ve birleşik saldırılarla İran İslam Cumhuriyeti’nin her türlü harekete geçme fırsatı elinden alınacaktı, ancak İmam Hamenei’nin derin feraseti, akılcı kararları, eşsiz cesareti ve hikmeti, Hüseyni ve Aşura ehli olan İran milletinin eşsiz birliği ve İran’ın savunma gücü, işi öyle bir noktaya taşıdı ki Amerika ve İsrail’in hesapları ve planları, bu iki terörist rejimin kendilerine geri döndü. Her ikisi de, İran’ın Katar’daki El-Udeyd üssünü füze saldırısıyla hedef aldığı bir durumda ateşkes talep etmek zorunda kaldı. İsrail ise öyle şiddetli bir şekilde darmadağın edildi ki, bu gerçeklerin ayrıntılarına ileride daha fazla değinilecektir.

Amerika ve Siyonist rejim, rejim değişikliği, kayıtsız şartsız teslimiyet ve İran’ın nükleer ve füze kapasitesinin yok edilmesinden söz ediyorlardı; ancak sonunda ateşkese sığındılar.

Bazı belgeli raporlar, Amerika ve İsrail’in İran islam Cumhuriyeti’nin artan gücü karşısındaki çaresizliğini açıkça ortaya koymaktadır ve bunlardan bazıları şunlardır:

ABD Deniz Kuvvetleri eski subayı Scott Ritter: “Trump’ın İran’a yönelik saldırıları, itibarını korumak için sergilenen bir gösteriydi!” İsrail’in İran’a saldırısındaki başarısızlığı nedeniyle, Trump’ın koca ağzı onu köşeye sıkıştırmıştı… ve itibarını kurtarmak için daha önce İsrail tarafından vurulmuş olan iki boş merkeze saldırmak ve yok edilemeyen Fordo tesisine altı bomba atarak “yok ettim” demek zorunda kaldı!”

Katar Dışişleri Bakanı: “İran, El-Udeyd üssüne saldırdıktan sonra Trump ateşkes talebinde bulundu.”

CNN: “İran’ın füzeleri, Amerika’nın THAAD, Patriot, Arrow 3, Arrow 2, Davud Sapanı ve Demir Kubbe sistemlerinin arasından kolaylıkla geçerek belirlenen hedeflere isabet etmektedir.”

Siyonist rejim gazetelerinden Maariv: “İran sadece zayıflamadı, aksine bu savaştan eskisinden daha güçlü çıktı.”

Maariv gazetesi: “İsrail’in savunma katmanları açık şekilde çöktü ve gelecekte daha da kötü olacak.”

Siyonist rejimin Calcalist web sitesi: “İran’la savaşın maliyeti, İsrail’i çöküş sınırına getirdi.”

Washington Post gazetesi: “İsrailliler, İran’ın füze yağmuru karşısında felç oldular ve korkudan titriyorlar.”

İngiltere’nin Middle East dergisi: “İsrail’in dokunulmazlık efsanesi, Netanyahu’nun yanılsaması yüzünden yerle bir oldu.”

Amerikalı teorisyen John Mearsheimer: “İsrail’in havaalanları kapalı, limanlar kilitli, savunma füzeleri tükenmiş; buna mı zafer diyorsunuz?!”

ABD’nin Emekli albayı Daniel Davis: “İran füzelerinin Demir Kubbe’yi delip geçtiğini görün. Artık güçlerimizi Suriye ve Irak’tan çekme zamanı geldi. İran füzeleri Demir Kubbe’yi bile rahatça deliyor, bizim askerlerimizin çoğunda bile bu kadar savunma yok.”

Haaretz gazetesi: “İran, Tel Aviv ve Hayfa’yı Gazze’ye çevirdi.”

Trump, NATO zirvesinde: “İsrail ciddi şekilde zarar gördü ve zor ayakta duruyor.”

İsrail eski Dışişleri Bakanı Şlomo Ben-Ami: “İran’a karşı zafer diye bir seçenek yok.”

Amerikalı yazar ve aktivist Jeffrey Shaun King: “İran, bizden ve tüm dünyadan yeni bir saygı seviyesini hak ediyor; onlar, bizim son 20 aydır dünyaya yalvararak yaptırmak istediğimiz şeyi yaptılar!”

Middle East dergisi: “İsrail’in dokunulmazlık efsanesi, Netanyahu’nun yanılsaması yüzünden paramparça oldu.”

BBC muhabiri: “Tel Aviv’de kiminle konuşsam, umutsuzluk ve çaresizlik izleri görüyorum. İran’ın sürprizleri yolda. İsrail’in hava savunma mühimmatı tükenmek üzere. Savunma sistemi yorgun ve yıpranmış durumda. İsrail, İran’ın saldırılarının bu kadar geniş çaplı olmasını beklemiyordu.”

İslam İnkılabı Aşura Hareketinden İlham Alarak Şekillendi

Yabancı çevrelerin raporları, Siyonist rejimin felç olduğunu göstermektedir. Artık Siyonist rejimin temellerinin çökme fırsatı da önümüzde durmakta ve medenî ve devrimci İran milleti, Hüseynî kıyamdan ilham alarak savaşa hazırdır.

İran halkı, Hüseynî ve Aşurayi bir ruha sahiptir ve İslam İnkılabı, Aşura kıyamından ilham alarak; adalet talebi, zulümle mücadele, hak ve hakikati savunma, istikbara karşı direniş, şehadet arzusu ve İslamî değerlerin diriltilmesi gibi temeller üzerine kurulmuştur.

Aşura kültürüne göre, dini ayakta tutmak ve tağutla mücadele etmek için gerekirse can feda edilmeli ve varın yoğun ortaya konulmalıdır.

Seyyidü’ş-Şüheda’nın (a.s) mesajı, direniş, tağutu reddetme, kurtuluş ve dünya için gerçek bir saadettir.

Hz. Hüseyin (a.s) bu bilinç ve anlayışı bize bahşetti ve büyük İran milleti, Şehitler Serverine (a.s) ve bu kavramlara dayanarak istikbar güçlerine karşı direnmiş ve zafer kazanmıştır.

Aşura ruhuna sahip İran milleti, dünyada istikbarın, yolsuzluğun ve zulmün egemenliğine tahammül etmemektedir. 12 günlük savaşta destansı ve Aşurayi roller oynamıştır ve bu zaferini Aşura kültürüne borçludur.

Onurlu İran milleti, tıpkı tarihin kritik ve tehlikeli sahnelerinde, devrimi, sistemi ve aziz vatanı savunmakta her zaman başarılı, fedakâr ve zamanında bir varlık gösterdiği gibi, İslamî vatanını ve inkılabını destekleyerek, düşmanın İran’da kargaşa ve sosyal kaos çıkarma planına sert bir tokat vurmuştur. Bu millet artık dünyadaki hak talep eden halklara örnek ve ilham kaynağı olmuştur.

Müzakere Borazanları; Düşmanın Menfaatine Hizmet Edenler

İran milleti, Aşura kültürüyle yoğrulmuş yüksek azim ve kararlılığıyla İslam İnkılabını savunma ve her yönden güçlenme iradesine sahiptir. Bu millet; halkı, komutanları, bilim insanlarını şehit eden, askerî ve nükleer tesislere saldıran ve devrim liderini tehdit eden Amerika ve İsrail’in cinayet ve kötülükleri devam ederken hâlâ Amerika ile müzakereden söz edenleri, düşmanın çıkarlarına hizmet eden kimseler olarak görür ve onları İranlı saymaz.

Seyyidü’ş-Şüheda’nın (A.S) Ashabının Aşura Gecesi Gösterdiği Sadakat Yeniden Canlandı

Bu savaşın ortasında, İslam ümmeti ve dünya kamuoyu arasında istikbarı ve siyonizmi reddetme konusunda eşi benzeri görülmemiş bir birlik oluştu. Bu durum İslam’ın, İslam İnkılabının ve İmam Hamenei’nin dünya genelindeki itibar ve sevgisini artırdı.

İmam Zaman’ın (a.f) naibinin (İmam Hamenei'nin), Aşura gecesi İmam Humeyni Hüseyniyesi’ndeki zafer dolu varlığı, İslam İnkılabının düşmanla Aşurayi şekilde mücadele mantığını hatırlattı ve onların psikolojik savaşını bozguna uğrattı.

İmam Humeyni Hüseyniyesi’ndeki katılımcılar ve matem meclisinde Hz. Hüseyin’in (a.s) yasını tutanlar, coşku ve heyecana kapıldılar, bu da Seyyidü’ş-Şüheda’nın (a.s) ashabının Aşura gecesi ona gösterdiği sadakati hatırlattı.

Şahsiyetsiz ve alçak Trump, kirli diliyle İslam İnkılabı Rehberi’nin ismini ağzına aldığında ve onu tehdit ettiğinde, İslam alimleri ve büyük taklit mercileri, Ayetullah Mekarim Şirazi ve Ayetullah Nuri Hemedani, Şii merciiyetini ve liderliğini tehdit eden her kişi veya devleti "muharip" (İslam’a karşı savaşan) ilan etti. Bu durumda dünya üzerindeki her Müslümana, Trump ve Netanyahu ile iki terörist rejim olan Amerika ve İsrail’i yok etmek adına elinden gelen her şeyi yapmak vacip oldu. Kim böyle bir çabada ya da zahmette zarara uğrarsa, Allah yolunda cihat eden bir mücahidin sevabını alacaktır.

Diğer büyük merciler de sahneye çıktı ve İslam İnkılabının hekim liderine destek ve himayelerini ilan etti.

Düşmanı İran’a Saldırı Konusunda Küstahlaştıran Tahrif Cephesine Güvenlik Ve Yargı Alanında Hızla Müdahale Edilmelidir

Bu şartlar altında, İran’a saldırı konusunda düşmanı cesaretlendiren tahrifçi çevreler ve unsurlarla güvenlik ve yargı yollarıyla hızla mücadele edilmelidir.

Tahrif cephesi, sızmış unsurlar ve sözde reformcu radikaller, yalanla Amerika ile İsrail arasında anlaşmazlık ve ayrılık olduğunu iddia ediyor ve müzakereyi allayıp pullayarak, bu yaklaşımın ülkeyi savaştan uzak tutacağını empoze etmeye çalışıyorlardı.

Oysa Trump, İran’ın nükleer tesislerine saldırıdan sonra şöyle dedi: “Başbakan Netanyahu’ya teşekkür etmek ve onu tebrik etmek istiyorum. Biz bir takım olarak çalıştık; belki de bugüne kadar hiçbir takım böyle bir iş yapmamıştır.”

Netanyahu da şöyle dedi: “Amerika’nın İran’ı bombalaması tamamen benimle Başkan Trump arasında koordineli gerçekleşti. Tam bir uyum içinde, ABD İran’ın üç nükleer tesisine saldırdı.”

Netanyahu daha önce de şunu söylemişti: “Trump, bizim İran’a saldırmamamız yönünde alenen çağrı yaparak, bizim saldıracağımızı bildiği hâlde, İran’a sürpriz unsurunu uygulamamızda bize yardımcı oldu.”

Seyyidü’ş-Şüheda’nın (A.S) Kıyamı Bizi Bu Direniş Ve İlerleme Noktasına Ulaştırdı

İran ve Siyonist İsrail arasındaki 12 günlük savaşta ve halkın İran İslam Cumhuriyeti’ni savunmadaki eşsiz birliğiyle bir kez daha şu kanıtlanmıştır ki, kökleri Aşura kıyamına uzanan İslam İnkılabı ve sistemi, İran’ı dünyanın kan emici ve zorba güçlerinin boyunduruğundan korumuş ve aynı zamanda düşmana karşı direnişle birlikte savunma ve bilimsel teknolojiler alanında dikkat çekici ilerlemeler elde ederek onurlu ve izzetli bir İran inşa etmiştir ve Seyyidü’ş-Şüheda’nın (a.s) kıyamı bizi bu direniş ve ilerleme noktasına ulaştırmıştır.

İslam İnkılabı, İmam Hüseyin’in (a.s) yolunun devamıdır ve İslam İnkılabı’nın hekim lideri ile sadık ve şuurlu İran milleti, İmam Hüseyin’in (a.s) ihlâslı hareketini sürdürmektedir.

İslam İnkılabı şu anda, yeni bir tarihî düzen tasarlayarak ve dünyanın geleceğini İslam medeniyeti ekseninde inşa ederek, Velayet Güneşi’nin (a.f) doğuşuna zemin hazırlama sürecindedir ve bu devrimin söylemi Hüseyinî’dir.

Evet, Hüseyin (a.s) bizim için çok zahmet çekmiştir. RastHaber 09.07.2025

5.İklim Değişimi ile Mücadele.4

Kadim İran Topraklarında

Selam olsun sizlere ey güneşin ve ateşin çocukları, ey Rüstem’in ve Allah’ın mirasçıları, ey destan ve vakar ile hem nefes olanlar; ey karanlık saldırısının hengâmesinde, Siaweş gibi ateşten geçen ve alnınızı utanç ve yenilginin lekesinden uzak tutanlar.

Selam olsun cesaretinize, ki Bedir’deki Ali’nin kılıcını hatırlatır; selam olsun yiğitliğinize, ki Zülfikar gibi gecenin bağrına ışık saçtı. Zalimlik, şeytan suretinde kapılara saldırırken siz, Dâmâvend Dağı gibi dimdik, sessiz ama gür sesli durdunuz.

Ey İran! Sen yalnızca Firdevsî’nin, Hayyam’ın, Hâfız’ın yurdu değil; sen kendin uzun bir mesnevisin; her beytin bir fedakârlık ve direniş öyküsüdür. Damarlarında Kave’nin kanı akmakta; alnında ise “Ve gevşemeyin, üzülmeyin!” (Al-i İmran: 139) yazılıdır.

Ey zaferin dostları! Sizin bu başarınız yalnızca alçak bir düşmana karşı kazanılmış bir üstünlük değil; aynı zamanda uykuda olan milletler için bir uyanış çağrısıdır. Gösterdiniz ki, Zâl ve Sâm kadar yüce bir iman, toprağa olan aşkla dolu bir ruh ve güvenli bir kalple karanlığın ordusuna galip gelmek mümkündür.

Bu zaferi, kardeş halk Pakistan adına; sizinle bu acı ve bu kurtuluşta aynı duyguları paylaşan halkım adına ve şahsım adına, tatlı dilinizin ve parlak kültürünüzün aşığı, edebiyat ve irfan yolunun küçük bir hizmetkârı, sadık ve inanmış bir İran dostu olarak tebrik ediyorum.

Bu zafer, bir savaşın sonu değil; insanlık direnişi kitabında yeni bir bölümün başlangıcıdır.

Selam olsun İran’a! Bu hep diri kalan anka kuşuna ki her defasında küllerinden, daha ateşli kanatlarla doğar.

Sevgiyle, içtenlikle ve daha aydınlık bir yarına olan umutla! 29.06.2025

5.İklim Değişimi ile Mücadele.5

İşte İran İsrail’i Şu Şekilde Ezip Geçti

1- Bazıları yanılarak, son 12 günlük savaşın İran ile İsrail arasında bir savaş olduğunu söylüyor. Oysa Siyonist rejim, tek başına İran’la karşı karşıya gelecek çapta ve güçte değildir ve o sadece ABD’in azılı köpeği rolünü oynamaktadır. Bu 12 günlük savaş, İran İslam Cumhuriyeti ile terörist Amerika hükümetinin liderliğindeki küfür cephesi arasındaki bir savaştı. Avrupa’nın bazı devletlerinin desteğini ve bölgedeki bazı gerici yöneticilerin gizli iş birliklerini de karşı cepheye ekleyin.

Buna rağmen bu savaşın ardından, bölgedeki güç dengesi açıkça değişti. Bir zamanlar kendisini yenilmez sanan İsrail, İran’ın yoğun ve isabetli saldırıları karşısında stratejik felce uğradı.

Bu savaşta İsrail yalnızca savaş meydanında değil, medya ve dünya kamuoyunda da büyük bir yenilgi yaşadı. Siyonist rejim her zaman hava gücüne ve bilgi teknolojisine dayanarak savaşları lehine sonuçlandırırdı, ancak bu savaşta tümüyle inisiyatifi kaybetti.

İslam İnkılabı Rehberi 26 Haziran’da halka hitaben yaptığı üçüncü televizyon konuşmasının bir bölümünde şöyle buyurdu: ‘Bunca gürültü ve iddiaya rağmen bu sahte Siyonist rejim, İran İslam Cumhuriyeti’nin darbeleri altında neredeyse çöktü ve ezildi. İran İslam Cumhuriyeti’nden bu denli darbeler alabilecekleri düşüncesi, onların akıllarına ve hayallerine bile gelmezdi. Ama bu oldu.’

Burada bir soru gündeme gelmektedir ve o da şu; Neden bu savaşta İsrail’i ezdik diyoruz?:

2- İsrail, İran’a saldırının başlangıcı olan 13 Haziran 2025’ten itibaren Siyonistlerin kaçışı ve tersine göç adında büyük bir tehditle karşı karşıya kaldı.

The Times of Israel gazetesi bu konuda yayımladığı bir raporda, İsraillilerin ciddi bir ruhsal ve psikolojik kriz yaşadığını, bunun içsel bir salgına dönüştüğünü yazdı. Bu durumun bir sonucu olarak, İran’ın saldırılarının yoğunluğu ve eşi benzeri görülmemişliği nedeniyle, binlerce İsrailli, (işgal altındaki Filistin’den) acil bir şekilde kaçmak için hazır ol da bekledi.

Israel Hayom gazetesi de savaşın ilk haftasında 50 binden fazla Siyonistin (işgal altındaki Filistin’den) kaçmayı başardığını ve bunun 33 Günlük Lübnan Savaşı'ndan bu yana en büyük tersine göç olduğunu bildirdi.

Bu raporda, zengin İsrailli ailelerin Yunanistan ve İtalya’ya kaçtıkları, Herzliya Limanı’nın Akdeniz’in karşı kıyısına kaçmak isteyen Siyonistlerle dolup taştığı ve kişi başı binlerce dolar karşılığında insan kaçakçılarına ödeme yaptıkları bildirildi.

The Jerusalem Post gazetesinin haberine göre, Kıbrıs yetkilileri sadece 3 gün içinde 3 bin Siyonist’in bu ülkeye giriş yaptığını, bunun da gıda ve hizmet temininde büyük baskı oluşturduğunu açıkladı.

3- Siyonist rejimin son günlerdeki ekonomik raporları, İran ile yaşanan 12 günlük savaşın İsrail ekonomisine doğrudan yaklaşık 12 milyar dolar zarar verdiğini gösteriyor. Bu zararlar, askeri harcamalar, İran’ın füze saldırıları sonucu oluşan hasarlar, işletmelere ve kişilere ödenen tazminatlar ile yeniden inşa masraflarını kapsıyor.

Siyonist rejimin ekonomik çevrelerinin yaptığı tahminlere göre, dolaylı zararlar ve iç cepheye ödenecek tazminatlar da hesaba katıldığında bu rakam 20 milyar doları aşabilir. Yedioth Ahronoth gazetesi bu savaşın sadece kabine bütçesine yaklaşık 7 milyar dolarlık yük getirdiğini yazdı.

Yayınlanan verilere göre, savaşta İsrail’in ana sektörlerinden turizm, tarım ve inşaat ciddi zarar gördü. Turizmde %70’ten fazla düşüş yaşanırken, inşaat projelerinin %50’si durduruldu.

4- Bu savaşta İran, Tel Aviv ve Hayfa’daki hayati altyapıları hedef aldı. Bu saldırılar, İsrail’in en büyük petrol rafinerisi olan BAZAN’ın kapanmasına yol açtı. Financial Times’a göre, bu saldırı her gün yaklaşık 3 milyon dolarlık kayba neden oldu.

İran’ın 22 dalga halinde gerçekleştirdiği füze ve İHA saldırıları, işgal altındaki topraklarda 40’tan fazla stratejik ve altyapısal hedefi vurdu ve bunlar; Nevatim, Hatzorim, Tel Nof, Ovda, Ramat David hava üsleri, Ben Gurion Havalimanı,Hayfa ve BAZAN rafinerileri, Aşdod’daki enerji tesisleri, Tamar ve Leviathan gaz sahaları, Gav Yam Teknoloji Parkı, Weizmann Enstitüsü (İsrail’in en önemli bilimsel ve askeri araştırma merkezi), Aman (İsrail askeri istihbaratı) binası, Mossad merkezi, Hayfa İçişleri Bakanlığı, İsrail biyolojik araştırma merkezi, Rafael askeri araştırma merkezi (Demir Kubbe üreticisi), Ziporit, Galilot, Ertach ve Beit Nehmiya askeri kampları ve Tel Aviv’deki Savunma Bakanlığı binası (HaKiryah).

5- İbranice ve Batılı medyaların kabul ettiği gibi, bu savaşta Tel Aviv, Hayfa ve tüm işgal altındaki toprakların semaları İran füzeleriyle dolup taştı. El Cezire, İran’ın füzeleri ve İHA’larının Amerikan ve İsrail’in çok katmanlı savunma sistemlerini felç ettiğini yazdı.

Demir Kubbe, Davud’un Sapanı ve Arrow gibi çok katmanlı İsrail sistemleri, Amerika’nın sağladığı THAAD ve Patriot savunma sistemleriyle birlikte işlevsiz hale geldi.

İran’ın bu savaşta kullandığı ve en güçlü araçlarından biri olan birinci nesil Fettah isimli hipersonik füzesi, Siyonist rejimin ve ABD’nin bu rejime hediye ettiği milyarlarca dolarlık savunma sistemlerinin yetersizliğini ortaya koydu ve aynı zamanda bu sistemlerden bazıları kendilerini vurdu ve savunma sistemleri kendilerini vurduğu için işgal topraklarında şiddetli patlamalar yaşandı.

Ayrıca İran, elektronik harp teknolojileri sayesinde bu sistemlerin kontrolünü bozarak bazılarını kendi sistemlerine karşı kullanmayı başardı. Bazı İsrail savunma füzeleri, ateşlendikten sonra yön değiştirerek atıldıkları bataryaları hedef aldı ve bu da doğrudan bazı savunma üslerinin imhasına yol açtı. Oysa İsrail rejimi bu sistemleri geliştirmek ve donatmak için milyarlarca dolar yatırım yapmıştı.

Burada çarpıcı noktalardan biri şu ki, bazı İran füzeleri yalnızca 15 dakika içinde, çok katmanlı savunma sistemlerini aşarak işgal altındaki toprakların merkezine ulaştı.

Yayınlanan raporlara göre, ABD bu savaşta en az 36 THAAD füze önleyicisi fırlattı. Her biri yaklaşık 12 milyon dolar olan bu füzeler, ABD-İsrail ortak savunma sistemlerine mali ve lojistik açıdan büyük baskı oluşturdu.

6- İslam İnkılabı Rehberi İmam Hamanei,  31 Mayıs 2024’te ABD’deki Filistin destekçisi üniversite öğrencilerine yazdığı mektupta, onların Siyonizm karşıtı eylemlerini desteklediğini belirtti ve Batı Asya bölgesinde durumun değişmekte olduğuna dikkat çekti.

İmam Hamanei bu mektubun bir bölümünde şöyle buyurdu: ‘Sizi temin ederim ki, bugün durum değişmektedir. Hassas bir bölge olan Batı Asya bölgesini başka bir kader beklenmektedir. Dünya çapında birçok vicdan uyanmış ve hakikat ortaya çıkmaktadır.’

Geçtiğimiz günlerde New York Times, bu 12 günlük savaşa değinerek, “İsrail, her zamankinden daha izole ve nefret edilen bir hale geldi” diye yazdı.

Brand Finance’in yıllık raporuna göre İsrail, 2025 yılı Küresel Yumuşak Güç Endeksi’nde tarihinin en büyük düşüşünü yaşayarak 33. sıraya geriledi. İtibar puanında 42 sıra birden düşerek 121. sıraya indi.

Yedioth Ahronoth, İsrail’in şu anda uluslararası meşruiyetini kaybettiğini ve ciddi şekilde izole olduğunu itiraf etti.

İsrail için şu anda en büyük sorun, 18-34 yaş arası Amerikalı gençlerin bakış açısındaki değişimdir. Bu yaş grubundaki destek oranı 2018’de %65 iken, şu anda %29’a gerilemiş; %48’i ise Filistin halkıyla dayanışma içindedir.

Ama buna karşılık, bu savaş İran İslam Cumhuriyeti’nin bölge ve dünya halkları arasında daha fazla sevgi kazanmasına yol açtı. Savaş sırasında ve ateşkes sonrasında İran bayrağı, dünyanın dört bir yanındaki halk tarafından dalgalandırıldı.

7- Guardian gazetesi, İsrail güvenlik kaynaklarına dayanarak, bugüne dek onlarca İsraillinin İran için casusluk yaptığını ve bu kişilerin geniş bir ağ oluşturduğunu bildirdi.

Bu kişilerin bazı görevleri arasında Nevatim üssü, Hayfa limanı ve Demir Kubbe sistemlerinin görüntülenmesi, hatta Weizmann Enstitüsü'nde çalışan bilim insanlarının evlerinin fotoğraflanması yer aldı. Bu mekânlar daha sonra İran’ın füze saldırılarına hedef oldu.

8- Ateşkesten sonra, Amerikalı ve Avrupalı yetkililer birer birer işgal altındaki topraklara giderek silah ve siyasi destek vaatleriyle Siyonistlerin kaybolan güvenini yeniden kazandırmaya çalıştılar. Ancak bu savaşta yalnızca İsrail’in askeri teçhizatı ve altyapısı zarar görmedi; bu savaşta İsrail’in o sahte heybeti çöktü ve bu yeniden inşa edilemez.

12 günlük savaş, İran’ın yaptırımlar ve baskılar altında bile bölgenin birinci gücü olduğunu kanıtladı. İran, İsrail’in güvenlik hesaplarını tek bir hamleyle alt üst edebilecek güçte olduğunu gösterdi.

9- Bu 12 günlük savaşı tek cümleyle özetlemek gerekirse; İran, İmam Hamanei’nin hekim liderliği, askeri, güvenlik ve emniyet güçlerinin kahramanlığı, Besic (gönüllü kuvvetler) güçlerinin fedakârlığı ve İran halkının birlik ve dayanışmasıyla, Kerbela kültürünü örnek alarak İsrail, Amerika ve küfür cephesinin diğer üyelerini çok katmanlı bir sahada etkisiz hale getirdi. "اَلَیسَ الصُّبحُ بِقَریب" Sabah yakın değil midir?! Mesud Ekberi RastHaber 10.07.2025

5.İklim Değişimi ile Mücadele.6